Avustralya Aborijinleri
Avustralya Aborjinleri Avustralya kıtası
yerlilerine verilen addır. Aborjinler Avustralya'ya Güneydoğu Asya'dan
gelmişlerdir. Bir göçebe hayatı sınırları boyunca hareket halinde
yaşamışlardır. Avlanırken mızrak ve bumerang, balık avında ise kanolar
kullanmışlar, meyve ve sebze toplamışlardır. Yazılı bir dilleri
olmamasına rağmen şarkılar yoluyla ağızdan ağza birçok bilgi
aktarılmıştır.
Konu başlıkları
- Tanım
- Nüfusu
- Kültür ve Din
- Aborjin Sanatı
- Yaşamları
- Sanat ve Müzik
- Tarih
7.1 Avrupalı Yerleşimcilerin Kıtaya Gelişi
7.2 Avrupalı Yerleşimcilerin Kıtaya Etkisi
7.3 Avrupalı Sömürgecilerin Yerlilerle İlgili Görüşleri
7.4 Aborijin Soykırımları
- Günümüzde Aborijinler
8.1 Suç Oranı
- Kaynakça
Tanım:
Aborijinler ifadesi genel olarak tüm bir
Avustralya, Tazmanya ve çevre adalarda yaşayan yerlileri tanımlamakta
kullanılmakla birlikte bu isimlendirmenin dil ve yaşayış biçimi olarak
ortak noktalarıyla birlikte farklılıklar da taşıyan geleneksel
toplulukları işaret ettiği de unutulmamalıdır.
Yerli kabilelerden bazıları; New South Wales ve Viktorya'da Koori,
Queensland'da Murri, Güney Avustralya'da Noongar, Merkezi Batı
Avustralya'da Yamatji; Güneybatı Avustralya'da Nunga, Kuzey Avusturya'da
ve Kuzey bölgelerine komşu bölgelerde Anangu; orta Kuzey bölgede Yapa,
Doğu Arnhem topraklarında Yolngu ve Tazmanya'da Palawah kabileleri gibi.
En büyük guruplardan Anangu (Çölden gelen kişi anlamına gelmektedir)
kabilesinin Luritja ve Antikirinya şeklinde alt toplulukları
bulunmaktadır.
Nüfusu:
İngilizler 18. yüzyılda Avustralya'ya
yerleştiklerinde 300.000 fazla aborjin yaşamaktaydı. Ancak birçoğu
İngilizler tarafından öldürülmüş yada topraklarından sürülmüştü.
1990'lerin ortasında Aborjin nüfusu 45.000'e düşmüştü. 1960'larda
hükümetin Aborjinlerin toprak haklarını tanımaya başlamasıyla birlikte
bu rakam yükselmiş ve bugün 250.000'in üzerine çıkmıştır.
2001 yılında Avustralya İstatistik Bürosu toplam yerli nüfusunu 458,521
olarak vermiştir (bu rakam Avustralya'nın toplam nüfusunun %2.4'üdür).
Bu nüfusun %90'ı Aborjin olarak, %4'ü Torres Strait Islander, geri kalan
%4'ü hem Aborjin hem Torres Strait Islander olarak tanımlanmaktadır.
2001 nüfus sayımına göre Aborijin Nüfusu:
- Yeni Güney Galler New South Wales -
134,888
- Queensland - 125,910
- Batı AustralyaWestern Australia -
65,931
- Northern Territory - 56,875
- Victoria - 27,846
- Güney Avustralya South Australia -
25,544
- Tazmanya - 17,384
- ACT - 3,909
- Diğer bölgeler - 233
Kültür ve Din:
Avustralya kıtasında Avrupalılar gelmeden önce farklı dillere sahip pek
çok kabile barındığı için tek bir kültürden ziyade birbirleriyle
benzerlikleri de olan farklı kültürlerden bahsedilebilir. Pek çok büyük
ve birbirlerinden farklı grupların kendi kültürleri, inanç yapıları ve
dilleri bulunmaktadır. Bu kültürler zaman içinde birbirleriyle az veya
çok çakışmışlardır.
Gökkuşağı yılanının bir temsili Avustralya yerlilerinin toprağa saygı ve
Düş zamanı inancı üzerine kurulu şifahi gelenekleri ve manevi erdemleri
bulunmaktaydı. Rüyalar, düşler hem yaradılışın antik zamanı hem de
günümüz gerçeğini ifade etmektedir.
Düş zamanı hikayelerinden bir versiyon:
Tüm dünya uykudaydı. Her şey sessiz, hareketsizdi ve hiçbir şey
büyümüyordu. Hayvanlar yeraltında uyumaktaydı. Bir gün gökkuşağı yılanı
uyandı ve dünyanın yüzeyinde süründü. Her şeyi bir kenara itti ve bu
onun tarzıydı. Tüm bir diyarı gezdi ve yorulduğunda kıvrılıp uyumaya
başladı. Böylece her yere izini bıraktı. Sonra geri döndü ve kurbağalara
seslendi. Onlar da su dolu kocaman mideleriyle ortaya çıktılar.
Gökkuşağı yılanı onları gıdıklayıp güldürdü. Sular ağızlarından çıktı ve
gökkuşağı yılanının izlerini doldurdu. Göl ve nehirler böyle yaratıldı.
Daha sonra çimenler ve ağaçlar büyümeye ve yeryüzünü yaşam doldurmaya
başladı.
1996 nüfus sayımında Aborijinlerinin %72 oranında Hristiyanlığın çeşitli
formlarını uyguladıkları %16'sının ise herhangi bir dini işaretlemediği
bildirilmiştir. 2001 yılı nüfus sayımında Aborjin nüfusunun yüzde 0.03
kadarının Aborijin dini pratiklerini uyguladıkları tespit edilmiştir.
ABORİJİN DUASI:
her şey yeterli olsun! seni ayakta tutmaya
yetecek kadar güzelliklerle dolu bir yaşam sürmeni diliyorum. aydınlık
bir bakış açısına sahip olmana yetecek kadar güneş diliyorum. güneşi
daha çok sevmene yetecek kadar yağmur diliyorum. ruhunu canlı tutmaya
yetecek kadar mutluluk diliyorum. yaşamdaki en küçük zevklerin daha
büyükmüş gibi algılanmasına yetecek kadar acı diliyorum. isteklerini
tatmin etmeye yetecek kadar kazanç diliyorum. sahip olduğun her şeyi
takdir etmene yetecek kadar kayıp diliyorum. son "elveda"yı atlatmana
yetecek kadar "merhaba" diliyorum
Aborjin Sanatı:
Aborijinler suyla çeşitli kaya pigmentlerini karıştırarak elde ettikleri
boyalarla kayalıklara veya ağaç kabuklarına ilkel fırçalar, çubuklar ve
parmaklarını kullanarak veya ağızlarına aldıkları boyayı püskürterek
boyama yapmışlardır.
Aborijin sanatında temalar Aborijinlerin mitolojik Düş zamanı ile
ilişkilidir, öyle ki günümüzde temasını aborjin maneviyatından almayan
sanatların hakiki aborjin sanatı olmadığını söyleyenler bulunmaktadır.
Aborijinlerin önde gelen sanatçılarından Wenten Rubuntja manevi anlamdan
yoksun herhangi bir aborjin sanatı ile karşılaşmanın zor olduğunu
söylemektedir.
Müzik ve dansın da Aborijin kültüründe önemli bir yeri vardır.
Aborijinlerin hemen her durum için yazdıkları şarkıları bulunmaktadır;
av şarkıları, cenaze şarkıları, atalarla ilgili şarkılar, mevsim
şarkıları, hayvan ve arazi ile ilgili şarkılar ve Rüya zamanı
efsaneleriyle ilgili şarkılar. Aborijin müzikleri de kıtaya özgü
enstrümanlarla (örneğin didgeridoo) icra edilirler.
Yaşamları:
Aborjinler, geleneksel olarak; açıkta yada
dallardan ve ağaç kabuklarından yapılmış barınaklarda yaşamaktaydılar.
Vücutlarının boyanmış kısımları sayılmazsa Aborjinler pek fazla
örtünmezlerdi. Süsler, kemerler ve paltolar kanguru derisinden
yapılmaktaydı. Bugün, az sayıda Aborjin ülkenin iç kısımlarında,
atalarının yaşadığı gibi yaşamaktadır. Büyük bir çoğunluğu ise kasaba
yada şehirlere göç etmiş durumdadır.
Sanat ve Müzik:
Aborjin sanatı, esas olarak mağara
duvarlarının ve ağaç kabuklarının boyanması, şiir ve şarkıların
söylenmesi ve bu sayede dinsel inançların betimlenmesi biçimindedir.
Bugün kimi Aborjin sanatçıları toprak boyalarla ve kömür kullanarak
yaptıkları eserlerini satarak geçimlerini sürdürmektedirler. Aborjin
müziği bir didgeridoo (uzun ve odundan yapılmış bir çeşit kaval) ve
birbirine vurulan iki çubuk (aynı zamanda bu çubuklar bumerang olarak
kullanılmaktadır.) ile yapılmaktadır.
Tarih:
Avustralya yerlileri kendilerinin hep
Avustralya kıtasında bulunduklarına inanırlar. Yerlilerin kökeni ile
ilgili elde hiçbir bilimsel kanıt bulunmamaktadır. Güneybatı Asya'dan bu
kıtaya gelmiş olmalarına rağmen hiçbir Asya halkıyla herhangi bir
bağlantıları olduğuna dair kanıt bulunmamaktadır.
Avrupalı Yerleşimcilerin Kıtaya Gelişi
Kaptan James Cook'un 1770'de adaya gelişine
karşı duran yerlilerin gösterildiği bir gravür İlk Avrupalı
yerleşimcilerin kıtaya gelişinden önce Avustralya'da 250 bin ve 1 milyon
arası bir nüfusun olduğu tahmin edilmektedir. Nüfus düzeyi muhtemelen
binlerce yıldır aynı kalmaya devam etmiştir. Avustralya yerlilerinin
çoğunlukla çöl sakinleri olduğu şeklindeki genel kanı aslında yanlıştır
çünkü en yoğun yerli popülasyonunun olduğu bölgeler sahil bölgeleridir.
En büyük nüfus yoğunluğu kıtanın güney ve doğu bölgelerinde özellikle de
Murray Gölü vadisinde yer almaktadır. Bununla birlikte Avustralya
yerlileri, Tazmanya'nın soğuk ve nemli platolarından kıtanın kurak iç
bölgelerine kadar tüm Avustralya'da doğa ile başarılı bir uyum
sağlamışlardır. Yerlilerin kullandıkları teknikler, yiyecek türleri ve
avlanma biçimleri yerel koşullara uyum sağlamıştır.
Kıtanın Avrupalı yerleşimciler tarafından sömürgeleştirilmesi sonrasında
sahil bölgelerindeki yerli nüfus hızla topraklarından edildiler ve
geleneksel Aborijin yaşam biçimini terk etmeye zorlandılar.
Avrupalıların yerleşmekten kaçındıkları kurak bölgelerdeki yerli
topluluklar ise yaşam biçimlerini daha fazla korudular.Fakat Avrupalı
istilacılardan kaçarak iç bölgelere sığınan Aborijinler daha
fazladır.Çünkü yeni gelenler onları çöle sürdüler. Oysa yeni gelen
Avrupalılar tanrılarının geri döndüğüne inanan Aborijinler için bir
soykırım diyebileceğimiz bazı durumlara maruz kaldılar. Kıyı şeridini
terk edip çöle gitmek zorunda kaldılar. Sonun başlangıcı başlamıştı
artık!
Avrupalı Yerleşimcilerin Kıtaya Etkisi:
1770 yılında Kaptan James Cook,
Avustralya'nın doğu sahillerini Büyük Britanya adına ele geçirdi ve
burayı Yeni Güney Galler (New South Wales) olarak isimlendirdi.
Avustralya'daki İngiliz sömürgeciliği 1788'de Sidney'de başladı ve
kıtaya ilk gelen Batılı yerleşimciler çiçek, suçiçeği, grip, kızamık
gibi rahatsızlıkları da beraberlerinde getirdiler. Bünyeleri bu
hastalıkları hiç tanımayan Avustralya yerlileri bu hastalıklara
yakalanarak büyük ölçüde kayıplar verdiler ve nüfusları önemli ölçüde
düşüş gösterdi.
İngiliz yerleşimcilerin ikinci etkisi arazi ve su kaynaklarını
kendilerine ayırmaları olmuştur. Beyaz yerleşimciler avcı-toplayıcı olan
yerli halkın kendi topraklarına sahip olma gibi bir kavrama sahip
olmayan ve sürülecekleri herhangi bir yerde de mutlu yaşayabilecek
göçmenler olarak görmüşlerdi. Oysa geleneksel arazilerini, yiyecek ve su
kaynaklarının kaybı yerliler üzerinde ölümcül etki yapmış ve
hastalıklarla güçsüz düşmüşlerdi. Aynı zamanda beyaz adamlar Avustralya
yerlilerinin arazileriyle derin ruhsal ve kültürel bağlara sahip
oldukları gerçeğini görmemiş veya görmezlikten gelmeyi tercih
etmişlerdi. Geleneksel dini pratiklerinden uzaklaştırılan bu halklarda
doğum oranları hızla düşmüş alkol gibi yerlilere yabancı içkilerin
kullanımı artmıştı. 1788 yılı ile 1900 yılları arasında yerliler, maruz
kaldıkları hastalıklar, topraklarının kaybı ve kendisini kıtanın
efendisi ilan eden beyaz adamdan gördükleri şiddet sonucu nüfuslarının
yaklaşık %90'ını kaybettiler.
Avrupalı Sömürgecilerin Yerlilerle İlgili
Görüşleri:
Avrupalı beyaz adam, kıtanın yerlileri
üzerine uyguladığı soykırımı haklı çıkarmak, ırki üstünlüğünü ve
dolayısıyla kıta üzerindeki hakimiyetini gerekçelendirmek adına kimi
zaman dönemin bilimini dahi kullanmış, yerlilerin ne herhangi bir dine,
kültüre sahip, ne de vatan bilinci gelişmiş insanlar olduğuna
hükmetmişlerdir. Dönemin sömürgecilerin bazı ifadeleri de bunu açıkça
göstermektedir. Örneğin 19. yüzyıldan bir yazar Avustralya yerlileri
hakkında şunları söylemekteydi:
"Gelişme aşamalarının birbirlerinden büyük ölçüde farklı olduğu iki
ırkın birbirleriyle teması sonucunda aşağı ırkın yok olması doğa kanunu
gibi görünmektedir... Süreç, doğa kanunuyla uyumlu görünüyor. Bu doğa
kanununun daha uygun olanın hayatta kalmasını sağlayarak daha büyük
insanlık ailesine hizmet ettiği açıktır. İnsani gelişme tamamen ilerici
ırkın (progressive race) yayılması ve aşağı (inferior) olanlarının da
yok olmasıyla kazanılmıştır... Avustralya aborjinlerinin neolitik ırklar
aşamasının ötesine çok fazla geçmiş olabileceklerinden şüphe
edilebilir... Bu sebeple onların yok oluşuna yas tutmamıza gerek yok.
[1]
Bir diğer sömürgeci ise Aborijinlerin dinleri hakkında şunları ifade
etmektedir:
"Önde gelen bir rahip tarafından dinin bazı izlerinin keşfedilmediği
hiçbir ülke bulunmadığını iddia edilmişti. Bu insanlarla ilk tanışmamdan
bugüne yaptığım gözlem ve araştırmalardan şunu rahatlıkla söyleyebilirim
ki bu insanlar bu görüşün bir istisnasıdır." [2]
Albert F. Calvert, 1894 tarihli "The Aborigines of Western Australia"
eserinde Aborijinlerin kötücül karakterleri olan mitolojilerine karşılık
lütufkâr ve adil bir Tanrı hakkında herhangi bir bilgilerinin olduğunun
şüpheli olduğunu söylemekte ve Hristiyanlığın "yabani" yerlileri
medenileştireceği ve batıl inançlarından kurtaracağını söylemektedir.
[3]
Aborijin Soykırımları:
Avrupalı sömürge güçleri Avustralya
yerlilerini farklı zamanlarda soykırım uygulamalarına tabi tutmuşlardır.
Ancak soykırımlarla ilgili bilgi çoğunlukla hükümetin tuttuğu
kayıtlardan edinildiği için sayılarının belirtilenden çok daha fazla
olabileceği düşünülebilir.
Northern Territory Legislative Assembly'nin üyesi olan John Ah Kit 9
Ekim 2003 tarihli bir tartışmada şunları söylemektedir:
1920'lerin sonlarının büyük bir kuraklık zamanı olduğu ve bu yüzden de
bu ortamda Avustralya'da siyah/beyaz ilişkilerinin öncülerinin
aralarından pek çok şey geçtiği unutulmamalıdır. Doğal kaynaklar
üzerinde yoğun bir mücadele yaşanmaktaydı. Bir arazi ve onun halkı arası
arasında; sığırlar ve beraberlerinde silahlar ve hastalıklar getirenler
arasındaki bir çatışmaydı bu. Genellikle yanlış anlaşılan şey şu ki
Coniston Katliamının tek bir olay değil polis gruplarının ayırım
gözetmeden haftalarca öldürdüğü bir seri cezalandırıcı baskınlardan biri
olduğudur." [4]
Aşağıda bunlardan birkaçı yer almaktadır:
- Fremantle, Batı Avustralya (1830): Batı
Avustralya'daki Avustralya yerli halkına yönelik ilk resmi
'cezalandırma baskını' (punishment raid) bu girişim Yüzbaşı Irwin
tarafından 1830 Mayısında gerçekleştirilmiştir. Fremantle'ın
kuzeyindeki Aborjin kampına Irwin'in yönlendirdiği askerler
tarafından pek çok Aborijin öldürülmüş ve yaralanmıştı.
- Convincing Ground katliamı (1833-34) :
Portland yakınlarındaki Victoria'da Victoria'daki kayıtlı en büyük
katliamlardan biri yapılmıştı. Balina avcıları ve yerel Kilcarer
Gunditjmara halkı balina teknelerini sahile çekme hakları için
mücadele etmekteydiler.
- Waterloo Creek katliamı (1838) :
Waterloo Creek denilen yerdeki yerli kampına düzenlenen baskında
aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 100-300 arasında
Avustralya yerlisinin öldürüldüğü iddia edilmektedir.
- Coniston katliamı (1928) :
Avrupalıların Aborijinlere uyguladığı bilinen son katliamdır.
Coniston'da bazı Aborjin aileleri Avrupalılar tarafından
vurulmuştur. Katliam dingo avcısı Frederick Brooks'un 1928
Ağustosunda Yukurru denilen yerde bazı Aborijinliler tarafından
vurulmasının intikamı adına işlenmiştir. Resmi kayıtlar 32
Aborijinin öldürüldüğünü ifade ederken tarihçiler en az altmış
Aborjin erkek, kadın ve çocuğunun katliamda öldürüldüğünü iddia
etmektedirler. Brooks'un öldürülmesi üzerine yerel polis memuru
William Murray intikam amacıyla birkaç hafta süreyle Aborijin
kamplarına baskın düzenlemişti. Soruşturma kurulu Constable
Murray'in eylemenin haklı olduğu hükmünü vererek beraat ettirmiştir.
Günümüzde Aborijinler:
1999'da Avustralya Anayasasının değiştirilmesi kabul edildi. Bu
anayasaının giriş bölümünde Avustralya'da İngiliz Yerleşiminden önce
Yerli Avustralyalıların kıtada yaşadığı kabul edilmekteydi.
2004 yılında Avustralya Hükümeti Avustralya'nın en büyük yerli
organizasyonu olan ATSIC'i (The Aboriginal and Torres Strait Islander
Commission) kamufonlarının ATSIC'in başkanı tarafından kötüye
kullanıldığı gerekçesiyle feshetti ve yerlilerle ilgili spesifik
programlar başka hükümet departmanlarına aktarıldı ve hükümetle
koordineli çalışan "Department of Immigration and Multicultural and
Indigenous Affairs" altındaki "The Office of Indigenous Policy
Coordination" kuruldu.
Avustralya Aborijin nüfusunun büyük bir kesimi şehirleşmiş ancak küçük
bir kesimi eskiden kilise misyonu olan bölgelerdeki iskanlarda
yaşamaktadır. Aborijin gençleri genel nüfusa oranla 11 kat daha fazla
hapse giriyor ve polis gözetimi altında işlenen intihar oranları oldukça
yüksek. İşsizlik, sağlık ve yoksulluk problemleri aynı şekilde genel
nüfusa oranla oldukça yüksek, okul bırakma ve üniversiteye giriş
oranları ise düşük seyretmektedir.
Eski ve mevcut hükümetler beyazların Aborijin topluluklarına
yaptıklarından dolayı kendilerinden özür dilemeyi sürekli
reddetmektedirler. Ayrıca ATSIZ gibi Aborijinlerin en büyük
organizasyonlarından birini yolsuzluk gerekçesiyle kapatmışlardır.
Suç Oranı:
Avustralya yerlilerinin hapishaneye girme oranı yerli olmayan kesimden
11 kat daha fazla olduğu belirtilmektedir. Bu durum Avustralya
yerlilerinin suça meyilli bir yapısı olduğunu göstermemektedir.
Yerlilerin küçük suçlardan dolayı yerli olmayan kesimlerden daha fazla
suçlandıkları da iddialar arasındadır. Yerlilerin suça itilme sebepleri
arasında şunlar gösterilmektedir:
-
Yoksulluk
-
İşsizlik: 2001 nüfus sayımında bir yerlinin (%20) yerli olmayandan
(%7.6) 3 kat daha fazla işsiz kalabildiği ortaya çıkmıştır.
-
Yetersiz eğitim : 2001 nüfus sayımında yerlilerin sadece %39'unun 12
yıllık eğitimi tamamladığı görülmektedir
-
Adaletsizlik ve ırkçılığa tepki
-
Kültürel yozlaşma: Kıtanın beyaz yöneticilerinin yerlileri kendi
kültürel kökenlerinden uzaklaştırmak adına yaptıkları pek çok
uygulama olduğu bilinmektedir. Yerli çocuklarının ailelerinden
koparılıp beyazlar gibi giyinip konuşmaya zorlandıkları okullarda
okutulmaya çalışılması bunlardan sadece biridir.
[1]
↑ Henry Reynolds (ed.) Dispossession: Black Australians and White
Invaders, Sydney: Allen & Unwin, 1989, s. 9 ISBN 1864481412
[2] ↑ David Collins, An Account of the English Colony in New South Wales
[3] ↑ Religion and Mythology
[4] ↑ Coniston massacre
Aborjin mitolojisi
Avustralya Yerlileri pek çok klan ve dil grubuna ayrıldıklarından bir
bütün olarak Aborjin mitolojisinden söz etmek imkansızdır. Buna rağmen
genel olarak bu mitolojiler arasında benzerlikler bulmak mümkündür.
Avustralya Aborjin kültürü pek çok bakımdan doğaya dayalıdır. Mitolojik
kahramanların çoğu hayvanlardır.
Ortak mitolojik temalardan biri Düş zamanıdır (Dreamtime)
Figürler ve unsurlar:
-
Alcheringa - Aborjinlerin Düşzamanı için kullandıkları terim
-
Altjira - Aranda kabilesi Gök tanrısı.
-
Anjea - Bolluk tanrıçası
-
Bagadjimbiri - iki kardeş ve yaratışı tanrı
-
Bahloo - Ay tanrıçası
-
Baiame - Kamilaroi kabilesinin atası ve yönetici tanrısı
-
Bamapana - Murngin halkının hilekar kahramanı
-
Banaitja - Yaratıcı tanrı
-
Beralku - Ölüler adası
-
Bobbi-Bobbi - Semada yaşayan Gökkuşağı Yılanı'na benzer dev yılan
-
Brolga
-
Bunbulama - yağmur tanrıçası
-
Bunjil - Kulin halkının yüce tanrısı bazen bir kartal olarak tezahür
eder.
-
Bunyip - a mythical creature said to lurk in billabongs.
-
Daramulum - Wiradhuri ve Kamilaroi halkının gök ve hava tanrısı,
şamanların yönetici tanrısı ve aysal (lunar) uluhiyet
-
Dhakhan - Kabi halkının atası tanrı
-
Dilga - bolluk ve yetişme tanrıçası
-
Djanggawul - İkisi kız biri erkek olan ve Avustralya kıtasını ve
üzerindeki bitki örtüsünü yaratan üç kardeş
-
Djunkgao - Okyanus akıntılarıyla ilişkili bir grup kızkardeş
-
Rüyazamanı - Aborjin kültürünün merkezi ve birleştirici teması
-
Eingana - Tüm suların, hayvanların ve insanların anası yaratıcı
tanrıça
-
Erathipa - hamile kadına biçim veren bir kaya
-
Galeru - Djanggawul'i yutan gökkuşağı yılanı
-
Gidja - Ay tanrısı, kadınların yaratıcısı
-
Gnowee - Güneş olmadan önce dünyada yaşayan güneşsel tanrıça
-
Inapertwa - Numakulla'nın kendileriyle yerküre üzerindeki tüm yaşamı
yarattığı küçük yaratıklar (Aranda)
-
I'wai - Koko Y'ao halkının kahramanı.
-
Jar'Edo Wens - dünyevi bilgi ve fiziksel güç tanrısı
-
Julana - a lecherous god who surprises women by burrowing beneath
the sand
-
Julunggul - a rainbow serpent and fertility goddess
-
Kalseru
-
Karora - Yaratıcı tanrı
-
Kidili - an ancient moon-man who attempted to rape some of the first
women on Earth (Mandjindja)
-
Kondole - a mean and rude man who became a whale
-
Kunapipi - Ana tanrıça ve pek çok kahramanın yönetici uluhiyeti
-
Kutjara
-
Makara - the seven sisters who eventually became the Pleiades
-
Mamaragan - Sesiyle gökkuşağını oluşturan şimşek tanrısı
-
Mamu
-
Mangar-kunjer-kunja - insanları yaratan kertenkele tanrı
-
Mimi - Arnhem Land halkının peri benzeri varlıkları
-
Minawara - Nambutji'nin ataları
-
Mokoi - Kara büyüyü kullanan büyücüleri öldüren kötü ruh
-
Mura-mura - Rüyazamanını anlatan bir başka kelime
-
Nargun - Çocukları kaçıran dişi bir canavar
-
Ngariman - Bagadjimbiri'yi öldüren kedi-insan
-
Nogomain - ölümlü ebeveynlere çocuk ruhu veren bir tanrı
-
Puckowe - Göklerde yaşayan büyükanne ruh
-
Pundjel - Dini ayinleri ortaya koyan yaratıcı tanrı
-
Gökkuşağı yılanı - Su deliklerinde yaşayan, suyu kontrol eden
yaratıcı ruh
-
Tjilpa - Kedi halkının atası
-
Tjinimin - Avustralya halkının atası
-
Ulanji - Binbinga'nın yılan atası.
-
Ungud - Bazen erkek bazen dişi olan yılan tanrı
-
Wagyl - Su yollarını yaratan yılan benzeri yaratık
-
Wahwee
-
Walo - günüş tanrıçası
-
Waramurungundi - İlk kadın (Gunwinggu)
-
Wati-kutjara - kertenkele insanlar
-
Wawalag - Djanggawul kızları olan iki kızkardeş
-
Wollunqua - yağmur ve bolluk yılan-tanrısı
-
Wondjina - bulut ve yağmur ruhları
-
Wuluwaid - yağmur tanrısı
-
Wuragag - İlk insan (Gunwinggu)
-
Wuriupranili - Meşale taşıyan güneş tanrıçası.
-
Wurrunna - bir kahraman
-
Yara-ma-yha-who -küçük bir vampir benzeri insan, canavar
-
Yowie - kertenkele ve karınca karışı bir dev yaratık
-
Yhi - Işık ve yaratılış tanrıçası, güneşsel (solar) uluhiyet
-
Yohrmum
-
Yurlungur - Bakır yılan
Alıntı Kaynağı:
Wikipedia |